Rahşan Tekşen

ANA SAYFA  »  KİTAPLIĞIM  »  EDEBİYAT AİLEM   »  Şafak Çelik

Şafak Çelik

Uzatılmış Bir Yas
Uzatılmış Bir Yas

HATIRLANMASI İÇİN KÜÇÜK BİR NOT

Uzaklaşan çocukluğum ve tabii Özlem için…

 

hüzünlü bir not kalmış ardında

“bulutu severdi. beyaz

kuş lekesi olmayan”

 

suyla kaplı ateş katı

üzerinde seğiren ayaklarımız

telaşlı çocuklarız su üzerinde

unutacak olan çocuklar

bir an önceki telaşını

geçip bahçelere ne boş ne anlamsız

telaşı. yitirdikçe çocukluğu

büyüyen yük

 

içbükey

 

ıslak yorgan altında bir uykusuz at (eşiniyor)

dansçı bir babanın oğlu (gerer kaslarını)

konuşur kendine (su sesini yutuyor)

 

- ben geçerken düzeltirim

eğik ışıklarını sokak lambalarının

dönüşü olmaz belki

düşen huzmenin

 

- ben hazırlarım sesini

akdeniz’in alışkın balıklarının ve

sahile kapaklanan dalgaların

yorgun düşen sesini

 

- ben hatırlarım;

“kaç güneş batmış yüzünde

 saçların yıldızsız bir orman

 gölgesiz savruluyor

 kara gecede kara bir taş

 kara suya gömülüyor

 mümkün değil renklenmek yeniden

 esirliğimin balı

 senin ellerinle bile”

 

önümden geçen kaviste

gözlerimden kelimeler devrilebilir

dışa meyilli

 

dışbükey

 

eğnendiği gece omzundan kayıyor

ne ki sabah yine uzak

uzak renkleri soluk çocukluğun

yokluk ve neşe

uzak. telaşında koşturmanın

su üzerinde. yokluk

altında ateş

uzak çocuktan.

 

ekmek
ne mübarek

 

Şafak Çelik, Uzatılmış Bir Yas, Şule Yayınları, 2019

EDEBİYAT AİLEM KATEGORİSİNDEN...

sehirler-arasi-16658

Hatice Tekin

On yıl kadar önce Hacer üç, bilemedin dört yaşındaydı. Şerife Hanım birkaç gündür dikmeye çalıştığı güçceyi nihayet bitirmişti. Uyku mahmurluğu içinde yatağında mızmızlanan kızına gösterdi. Onu annesinin elinde görünce utandı Hacer. Bir müddet ne yapacağını bilemeden durdu. Sonra yüzünü yastığına gömüp öylece kaldı. Şerife Hanım bu işlerin zorlamaya gelmeyeceğini biliyordu. Bu yüzden güçceyi sandığın üzerine bırakıp dışarı çıktı.

DETAY...

sare-cizmecioglu-34735

Sare Çizmecioğlu

   İçinde ne olduğunu hep merak ettim. Boyum kulpuna yetişmezdi. Sadece kapağındaki aynada kendimi seyredebilirdim. Eteklerimi iki yana açıp selâm verir, kulaklarımı çekiştirir, dişlerimi inceler, nanik yapar, kimse görmeden üst raftaki teneke kutuya nasıl ulaşabileceğimi düşünürdüm. Babaannemin odasında gardrobun hemen yanında alnı tavana değen antika dolabın varaklı tuğrası göze benziyordu. Başımın üstünden beni dikizleyen bu korkunç bakıştan ödüm patlasa da aynanın karşısından ayrılamazdım.

DETAY...

alisilmadik-deniz-80550

Filiz Geç

boynuma dolanan şeffaf bir eşarpla kaçtım yol boyu iz bırakmadan her adımda düştü ellerim kim tanır beni bu yorgunlukla

DETAY...

selman-nuriler-71565

Selman Nuriler

Bir: Allah. Dedem “Birdir Allah,” derdi kalkarken hep. Koltuktan, sofradan, misafirlikten, fark etmez. Onun hayalî bastonuydu bu söz. Eşyalar uykudan uyanır gibi olurdu bu kelimeleri söyleyince. Perdeler ve örtüler havalanır, kapı kendiliğinden açılırdı. Kadınlar konuşurken duyuyordum, yaşlıların böyle özel güçleri olabiliyormuş. Hızlı hızlı giderdi dedem her yere.  

DETAY...

2025. Copyright © Rahşan Tekşen.

Avinga | XML