Rahşan Tekşen

ANA SAYFA  »  KİTAPLIĞIM  »  EDEBİYAT AİLEM   »  Filiz Geç

Filiz Geç

Alışılmadık Deniz
Alışılmadık Deniz

KUTSAL GECEDE KAÇIŞ

boynuma dolanan şeffaf bir eşarpla kaçtım

yol boyu iz bırakmadan

her adımda düştü ellerim

kim tanır beni bu yorgunlukla

 

karanlık bana göre değil

yıldızlar göç ediyor beklemeden sabahı

oturdum karşısına baharlar tazeledim

laleleri incitmeden dökmeden yaprakları

masmavi göklerden incecik yağmur gibi

bitmeyen yolculuklar halinde

telaşlı yalnız ve korkuyla

 

kimse bölüştürmüyor fısıltıları

herkes gördüğüne yabancı

iç sıkıntısı kokan tenlerinde

siyah mavi  kör bir baykuş

kaçsam alışılmadık bir biçimde

dokunmadan  babaların saçlarına

ürkek masum ve dualı

 

uzayan geceye kızıyorum

gece uzun kızıyorum

illa ateş mi olmalı yürümek için

geceyi terk etmek için ateş

ebedi bir kıvılcım suskunluğunda gözlerimiz

alışılmadık bir deniz köpükten elmaslar

kim çıkarabilir beni sevgilinin bahçesinden

 

bir plağa dokunmayalı çok oldu

bozar mıyım ahengi  saçlarında gezerken rüzgâr

her göğe bakanı uçacak sanmayın

simit susamları  kuşların kanadında

kim uçurabilir beni bu yorgunlukla

 

Filiz Geç, Alışılmadık Deniz, Şule Yayınları, 2018

EDEBİYAT AİLEM KATEGORİSİNDEN...

kusurlu-heykel-14660

İmran Elagöz Taşkın

Safinaz Hanım can kuşunu uçurup dar ve karanlık evine yerleşeli tam elli iki gün olmuştu. Merhumenin bedenini ortadan kaldırmaya yeminli kurtçukların hücumuyla geçen elli iki gün. Kim demiş, insan kabirde yalnızdır, diye! Ölen sebebiyle toprak altında başka türlü bir hayat kımıl kımıl devam ediyordu. Mevtanın etleri kemiklerinden ayrılmaya başlamış, burnunun düşmesine az kalmıştı. Bu süre zarfında kızları ziyaret etmiş, ana-babalarının mezarına çiçek buketleri bırakıp gitmişlerdi.

DETAY...

uzatilmis-bir-yas-84551

Şafak Çelik

Uzaklaşan çocukluğum ve tabii Özlem için…   hüzünlü bir not kalmış ardında “bulutu severdi. beyaz kuş lekesi olmayan”

DETAY...

bazen-cok-13664

Mehmet Babalıoğlu

Pardösü. Elimi ensesinden soktuğumda sırtı ıslak ve soğuktu. Ateşlenip fenalaşıyor, ardından vücudu buz kesiyordu. Damaklığı çıkarınca buruşan dudaklarını gücü yettiği kadar açtı. Soluklandıkça kesik kesik bir ses geliyordu. "Bir nefes, hığğk, bir nefes, hığğk." Ellerini hırıltılı göğsünün üzerinde gezdirirken sırtını ovuyordum ben de. Hemşire hastanızın elbiselerini çıkartıp sedyeye yatırın, dedi ve gitti. Üzerine örttüğümüz pardösüyü aldım önce. Anneannem en bunaltıcı havalarda bile pardösüsünü almadan dışarı çıkmazdı.

DETAY...

nekro-porta-48662

Meliha Öz

Yedi Tepeli Babil'de, İsa'nın doğumundan beş yüz otuz iki yıl sonra, bir zemherir öğleden sonrasıydı. Sokakta oynayan çocukların, pencere önünde nakış işleyen kızların, tacını henüz takmış imparatorların gözünden yaş geliyordu. Fakat bunların ne mutluluk ne de kederle ilgisi vardı. Yüzüstü yatarak aşağıda olan biteni kayıtsızca seyrediyormuş gibi salınan bulutların, herkese fazla gelen tuhaf ışığıyla ilgiliydi bu.

DETAY...

2025. Copyright © Rahşan Tekşen.

Avinga | XML