Züccaciye dükkânındaki fil, nefes bile alamıyor korkusundan. Kırıp döktüklerinden çok, kocaman cüssesinden utanıyor. Kendinden utanıyor, fil olmaktan utanıyor...
Bir çıkabilse oradan, bir koşabilse dağda bayırda, hatırlayacak kim olduğunu, sevecek kendini belki yeniden.
Edebiyatla meşgul olan insanlar, malzemesi nokta, virgül olan metin ustaları gibi görülüyor. Alet edevatını kap da şu benim yazıyı bir düzeltiver, deniyor onlara sıkça. El atıyorlar atmasına amma çoğu zaman görüyorlar ki duvar çürük, çivi tutmuyor.